
hiç olmayacak bir yerde, küçücük bir çay ocağı çıktı karşımıza. oturduk, iki çay söyledik. c. bir de kaşarlı tost istedi. ben yok, dedim, istemem. ama 'istemem' dediğim şey, 'uno tost ekmeği'yle yapılmış, ve bu yüzden tuzlu değil de sanki şekerli gibi olan, yavan, kare bir şeydi. 'hayır hayır' diye başımı geri geri atmalarım o yüzdendi... bilseydim... çayları yarıladık ki geldi tost. amca, yarım ekmeğin içine salça sürmüş, kaşar koymuş, çıtır çıtır, üzerine sana yağı bol... hiç aklıma gelmemiş, amcanın bir babaanne tostu yapacağı. karagümrük'te o gün, buz gibi havada, neredeyse yaşlı gözlerle işaret ettim, 'bi tost daha' diye...
fotoğraf: elif türkölmez / karagümrük

