fotoğraflar: elif türkölmez. kreuzberg, schöneberg
1 Kasım 2011 Salı
tuzluğu uzatır mısın?
fotoğraf: elif türkölmez, neukölln
kerevizi 'çorbalık' satıyorlar. yarım kereviz, iki havuç, bir dal pırasa ve biraz da kereviz yaprağı bir arada... ben sanki, 'onların da gönlü olsun' der gibi, tedirgin, gittim aldım o 'çorbalık kereviz'den. ama bildiğim usul, yemeğini yaptım. soğanları zeytinyağında pembeleştirip, azcık salça ve yarım domatesle kavurdum. patatesleri halka halka, havuçları halka halka, pırasaları halka halka, kerevizi de biçimsizce doğrayıp karışımın içine attım. tepesinden kaynamış su, bir tutam tuz, karabiber ve kırmızı pul biber ekleyip kaynattım. tabağa alınca pırasaları yadırgadım biraz. "kereviz yemeğinin içinde pırasa olmaz" dedim kendi kendime. tadına bakarken ağzımdan çıkan tek söz 'tuzluğu uzatır mısın? oldu. gözlerim doldu.
kerevizi 'çorbalık' satıyorlar. yarım kereviz, iki havuç, bir dal pırasa ve biraz da kereviz yaprağı bir arada... ben sanki, 'onların da gönlü olsun' der gibi, tedirgin, gittim aldım o 'çorbalık kereviz'den. ama bildiğim usul, yemeğini yaptım. soğanları zeytinyağında pembeleştirip, azcık salça ve yarım domatesle kavurdum. patatesleri halka halka, havuçları halka halka, pırasaları halka halka, kerevizi de biçimsizce doğrayıp karışımın içine attım. tepesinden kaynamış su, bir tutam tuz, karabiber ve kırmızı pul biber ekleyip kaynattım. tabağa alınca pırasaları yadırgadım biraz. "kereviz yemeğinin içinde pırasa olmaz" dedim kendi kendime. tadına bakarken ağzımdan çıkan tek söz 'tuzluğu uzatır mısın? oldu. gözlerim doldu.
duvar yıkılınca...
vanilyalı kola: doğuda yok.
fotoğraf: elif türkölmez, neukölln
fotoğraf: elif türkölmez, neukölln
duvarı yıktılar. parçalarını hediyelik eşya dükkanlarında beş euro'dan satıyorlar. doğuda işsizlik oranı hâlâ daha fazla. doğuda insanlar hala demode montlar giyip saçlarını aslan başı modeli kestiriyor. doğudaki marketlerde en çok ekmek ve patates satılıyor. doğuda, metroda kimse birbirine gülümsemiyor. doğu fakir ve çok yorgun.
doğudayım. karl marx strasse'de. babannemle konuşuyorum. ağlıyoruz karşılıklı. mantar toplamış. eve gelmiş. güneş batmış. ikimiz de doğudayız ve aramızdaki dağlara, yollara, mutfak dolaplarına, kedilere, ağlayan bebeklere, konserve kavanozlarına, ayçiçek yağı tenekelerine, yorganlara, bira şişelerine, rüzgarda kurumaya bırakılmış çamaşırlara, gecenin içinden tehlike koklayan burnu havada köpeklere rağmen sesimizi duyabildiğimiz için şaşkın ve çok mutluyuz.
bence duvar yıkılınca biz de yıkıldık.
artık hiçbir şeyi anlamıyoruz.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)