30 Nisan 2010 Cuma
dinleneceğim

ne içersiniz? diye sordu hostes. kahve lütfen dedim. süt ve şeker? dedi. hayır, teşekkürler, dedim. buyrun, dedi, afiyet olsun. sağolun dedim, çok merci... kitabıma döndüm, şöyle yazıyordu, kendimle buluşmaya gidiyorum, içimdeki ayaklanmayı orada bastıracağım. dinleneceğim, sessiz, insansız bir ortamda oturup ayaklarımı uzatacağım ve gözlerimi kapatıp müzik dinleyeceğim. Kalkıp yemek bile yemeyeceğim (ama bir şeyler içerim), uykum gelince oracıkta uyuyuvereceğim. dinleneceğim...
worse
isim/ şehir/ film
fotoğraflar: elif türkölmez/berlin
'her yolculuğun bir kitabı olur'dan yola çıkarak...
yeşil porno ve bıyıklı kadınlar şehvetin muhtelif tezahürleriyle ilgili bilinç yükseltti.
L'iberation 'Tol'un Fransızca'ya çevrilişinden 'övgüyle söz etti.'
afiş önünde fotoğraf çektiren gurbetçilerden bazıları yönetmenin 'muhafazakâr' olduğu gerekçesiyle kuzenlerine katılmayı reddetti. "ben starbuksdayııııım" diye bağırarak uzaklaştı.
doğudan buz kütleleri kopup kopup batıya geliyor. daha ılık bir hayat için. köpüklü, sütlü, şekerli bir latte gibi hayatlar için...

sokaklarında kedi olmayan şehirlerin fotoğrafçı vitrinlerinde oyuncak kaplanlar var.
izmir palas

izmir palas'ın denize bakan odalarından birinde, 211'de, balkona çıkmışız. bacaklarımızı sarkıtıp, aşağıdaki lokantada salata, balık yiyip, rakı şarap içen kadınlı erkekli mutlu kalabalığa bakıyoruz. bu kadar mutlu olabilmelerine şaşırıp, içerde oynayan filmin repliklerine dikkat kesiliyoruz. film paris'te geçiyor. yaşlı bir adam, loser bir adam ve mutsuz bir takım kadınlar hakkında. aşağıda mutlulukla kahkaha atan kadından gözlerimi alıp sana bakıyor ve soruyorum: tüküreyim mi?
fotoğraf: farukgozoglu
otel odaları

klimayı yükseltince, odanın ısınmaması. yedek battaniyenin asla işe yaramaması.

şarjı biten telefon, şarja uymayan priz, hay allah...

saniyede yirmi dört kare, uyaran bombardımanı altında uyuyakalan beyin...

24 saat açık bar, 24 saat açık tv, 24 saat açık zihin...

yastıklar beyaz kılıflı ve başlangıçta kokusuz. sonra sigara dumanı kokulu ama, insan kokulu değil. insanın kokusu sinmiyor otel odalarının yastıklarına. sinmesin diye özel bir deterjan kullanıyor çamaşırcı.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
