Etiketler

Sayfalar

12 Ocak 2011 Çarşamba

bir yol, bir yolcu, bir yolculuk



adımı neredeyse doğru telafuz edebilen bir patrick'le bu mumun önünde sigara içtik. minimal tekno ve insan olmanın amacı gibi konulardan konuşurken durup birbirimize baktık ve, 'boşveeer' der gibi gülümsedik. patrick viyanalıydı, elektronik müzik yapıyordu, hayır hayır bir program kullanmıyordu, programı bizzat kendi yapıyordu ama bunu söylemekten gerçekten utanıyordu. patrick gözlüğünün iki kalın camıyla birden, gözümün önünde utandı. çünkü ben 'cubase' diye dandik bir program kullanıyordum ve gerçekten taş devrinden kalmaydım. o ise, programın kendisi olduğunu söylemişti ve bu hiç de mütevazı bir cevap değildi. ben utanınca o da utandı. iki hafta bulgaristanda kalmıştı ve şimdi dubaide olmaktan hiç hoşlanmamıştı. benim hikâyem yine çok basitti. otel odasında televizyon izlemiş, sınırsızca mango suyu ve sigara içmiştim. patrick, biraz şekerleme almak için içeri girdi.





yine bir takım ayaklar ve bacaklar çektim.



yiyebilirken yedik.



yamuk kadrajlı fotoğraflar çektim. o sırada benim fotoğraflarımı çekenler oldu. ellerinde koca koca objektifli makinalar vardı.




terliklerimin arasından kum çıktı.



otelde interpol dinleyip dans ettim.



uçakta meyve suyu, kahve filan ikram ettiler. teşekkür ederek, kibarca aldım. gerçekten çok kibardım. yemeğimin özel bir yemek olduğunu söyleyip doğrulattılar. biraz tereddüt ederek, 'vejetaryen' dedim. tepside 'strict vegan' yazıyordu. 'o kadar abartmayın' dedim içimden. ama 'kiviye alerjim var' demeye utandım.



elmalı payın elmalı içi için ceviz kırdık. cevizler babannemin ceviz ağacından.


'fırın yanmışken' annem 'elmalı pay' yaptı. ev tarçın koktu.



yolculuğa çıkmadan önceki akşam, babam kestane pişirdi. bazıları zor açıldı, bazılarının içinden pişmiş kurtlar çıktı.