
Francis Bacon, çok nadir istisnalar haricinde, varolmanın ıstırabını, ümitsizliği ve 'insanoğlunun kötü ruhluluğu'nu resmeder. Bacon, bir röportajda insanoğlunu 'doğası henüz gelişememiş hayvan' olarak nitelemiştir.
Eserlerinde genelde bir figür, kapatılmış/kafeslenmiş olarak bir iç mekânda resmedilir. İnsan tenini derisi soyulmuş, kasap penceresinde asılı hayvan eti ile ilişkilendirerek betimler. Figürler çarpılmış, güçlü bir devinim içinde hapsolmuş, bir girdaba ya da fırtınaya kapılmış gibilerdir. Tuvaller, genelde dini konuları resmeden ortaçağ resimleri gibi triptik olarak tasarlanır ancak işlenen konu olarak insanoğlunun yozluğu, kötülüğü ve karanlığı mevcuttur.
bugün iş yerinin yemekhanesinde patates yemeği yerken içinden et çıktı, liflerine ayrılmış, pembe kahverengi et. hissettiğim duygu üzüntüydü, bir sürü gerçek üzüntüden farklı bir gerçek üzüntü.
dün tophane'de olanlar hakkında herkes bir şeyler söylüyor. uğultu büyüyor, içimi derin bir umutsuzluk sarıyor. bir sürü derin umutsuzluktan farklı bir derin umutsuzluk. C. tophane'de büyümüş, tophane kötü bir yer olamaz. Bu gece rüyamda Francis Bacon'ı Tophane'deki kişisel sergisinin açılışında lif lif olmuş 'beykın' ve tophaneli c.'den dayak yerken görürsem bana da 'canım, naber, özledim, görüşelim' demesinler, aman demesinler.