reuterstrasse'deki çamaşırhaneye gittim. kirli çamaşırları 60 derecede yarım saat döndürdüm. ekonomik olsun diye beyazlarla renklileri bir arada attım. artık beyaz tişörtlerim gri. makine dört euro'mu yuttu. teknik servise telefon ettim. form doldurun dediler. formu yanıma aldım ama doldurmadım. sanırım kitap ayracı olarak kullanacağım onu.
depozitolu şişeleri otomata atıp depozito ücretlerini aldım. 3.15 euro tuttu. markete gittim. aldıklarım 18 euro tuttu. 3.15'i düştüler. yine zarardayım.
poşet almadım. koca lahanayla sokakta yürümelerim...
kâğıtları ayrı, camları ayrı attım. bugün de vatandaşlık görevlerimi tamamladım.
18 Kasım 2011 Cuma
ev ödevi
bulaşıkları yıkadım. radyoeins almanya'da öldürülen türk dönercilerden bahsetti. 'endişeleniyorum' diyen anneme, 'ben dönerci değilim' dedim. o sırada elmalı turta yapıyordum. 'turtacıyım' diye ekledim.
ocağı sildim. lahana, bulgur, yağ, salça, domates parçaları, yağ çözücü deterjanla birleşti. pembe renkli sünger çok güzel göründü, ısırmak istedim.
greyfurt aldım köşedeki bio'dan. kahvaltıda sıkarım diye düşünmüştüm. değil kahvaltıda greyfurt suyu içmek, içimden kahvaltı etmek bile gelmedi.
elmalı, erikli, kuru üzümlü turta yaptım. 'pizza mı bu?' dediler.
yine kapılara çarptım. rutinim.
çok soğuk. camdan dışarıyı çekeyim dedim. cam istemedi.
noel çiçeği aldım. her gün suluyorum, her gün sulamam gerekiyor mu bilmeden...
berlin zoo'daki penguenleri unutamıyorum. yapay karın altında surat asıp oturuyorlardı. kapılarını açmak istedim. hayvanat bahçesinden döndüğüm gün üzüntüden kalbim ve karnım ağrıdı.
bu kibriti hiç kullanmıyoruz. ev, 'kullanım değerinden muaf, özgür eşyalar'la dolu. seviyorum böyle olmasını.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
