Etiketler

Sayfalar

3 Eylül 2011 Cumartesi

"paris, fransa'nın değil, 19. yüzyılın başkenti." diyen kendimin bunu derken cama yansıyan suretini,

"yıkıntılar gözlerimin önünde göğe doğru yükselirken fırtınayla birlikte çaresiz sırtını döndüğü geleceğe sürüklenir. işte ilerleme dediğimiz şey bu fırtınadır." diyen benjamin'in pasajlarını,
"büyük acılar kadar bizi olgunlaştıran bir şey yoktur" diyen alfred de musset'nin sabahları çay içtiği fincanı,
"Tanrıya inanıyorum, ahirete inanıyorum; fakat hiçbir kilise papazını başımda istemiyorum. Beni seven bütün dünya insanlarının gönülden dualarını bekliyorum. Bu benim için kafidir." diyen hugo'nun ışığını, 
"yürü git korkusuzca, şehirleri bırak git" diyen de vigny'nin gökyüzünü gördüm.

bezelye çorbası ve sessizlik

fotoğraf: elif türkölmez/paris
bütün gün yürüdüm, yol üstündeki kitapçılara uğrayıp kitaplar aldım. sonra oturup karıştırmaya başladım. şu kelimeyi gördüm:einzelgänger. yani tek başına dolaşan. 
bira ve sigara içtim.
bezelye çorbası, sebzeli noodle ve yabanmersinli dondurma yedim.
para, sessizlik, yeşil bitkiler ve viyana sokakları hakkında konuştum.