
bağlamından çıkınca manasızlaşan her şey gibi, biten kışın ardından aylar sonra sokağa çıkan emekliler gibi. mesela avrupa'da bir başkent. başkentte bir kış. kışta bir ucuz süpermarket. hem ucuz, hem süper olması. marketten ped almaya çalışırken, karın ağrılı bir regl için, 6 yuro tutması pedin ve cepten 11 yuro çıkartmak. kasiyer kızın siyah olması. burada pis işleri ve karşılığında ancak patates ve deterjan alınabilecek kadar az para verilen işleri siyahların yapması. havaalanına indiğimde karşılaştığım tüm temizlikçilerin siyah olması ve kahve verenlerin ve tuvaletçilerin. kahve veren eller dert görmesin deyişlerim. kahveyi dikişlerim, sigara sütüne sigara içişlerim, baş dönmelerim, neyseler...
kasiyer kızın 11 yuroya öylece bakması, bir şey anlamadı. önce 1 yuromu geri verip, 'gerizekalı herhalde' diye baka baka, sonra da kasadan 4 yuro çıkarması, 'yazık, karnı da ağrıyordur' diye sevmesi beni. o marketten çıkınca, evde hep oynadığımız oyunlardan birinin aklıma gelmesi. kardeşimle. annem, 'napıyosun sen?' deyince mesela kardeşimin, 'napıyosunsen, norveçli futbolcu napıyosunsen, sol kanattan ilerliyor" demeleri, hep gülmelerimiz. annemin gıdısını sevmelerimiz, elini göbeğine koymasına laf atmalar, anne hadi şarkı söyle, nolur diye tutturmalar, geçin dalganızı geçin, sizinkiler de sizinle geçecek, gördük birini bak, demeleri. 'işine yaramaz ki' dese babam, 'işineyaramazki, Polonyalı futbolcu işineyaramazki'nin düşüncesi güzel' demek. kıkırdamak. kardeşimle kıkırdamak. bırak artık bu işleri diyolar. freud filan, lacan macan. babaya asilik, evi terketmek türünden şeyler. kişisel gelişim ve sosyal psikoloji. evler, odalar, seni sevecek birileri, battaniyeler filan. kiminle yirmi küsur yılı, hiç bıkmadan, böyle oyunlar oynaya oynaya, ormanda sanki klübemizde, kim ayvayı dilimleyip bıçağın ucuna takıp uzatır, ben televizyondaki bir bilgi yarışmasına doğru, 'mayakovskiiii' diye bağırırken bilmenin heyecanıyla. 'mayakovski, rus futbolcu mayakovski, kafa ve...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder