evim olunca duvarlara bir şeyler asacağım muhtemel. ve bunlar filmlerden kareler olacak büyük ihtimal.
dünyanın havası sönmüş. iç çekilmiş. seda'nın mahalle barı. patates salatası ve bira.
mısır'a destek çağrısı. araplar'ın yaptığına devrim diyemiyorlar. yahudileri öldürdükleri için hala utanıyorlar. bence bir kaç yüzyıl daha utanmaya devam edecekler.
bazı geceler, içinde seda'nın evinin bulunduğu pasajın girişi aynen böyle görünüyordu. hiç ilişmedim. iyi geceler dileyip uzadım.
başka şeyler belki ama din kitaptan öğrenilmez gibi geliyor bana. kutsal kitap başka. ama mesela heidelberg'deki matbaada basılmış bir kaç yüz gramlık bir selüloz yığınıyla ancak bazı şeylerin usulü öğrenilir. böyle şeyler söyleyince gözlerini kocaman açıp, 'din halkların afyonudur' diyenler gördüm. ya da 'inançla ilgili şeyler ilgimi çekmiyor' diyenler.
aynı eksiklik bunda da...
falafel. nohutun nişastası. lahananın acısı. sanki bir türlü ulaşılamayan bir tat. bir yerlerde bir eksiklik...
herkes fotoğrafını imzalamış. panahi hariç...
pambık her yerde.
dışarsı eksi bilmem kaç derece. sıklıkla, 'yaşanır mı böyle soğuk şehirde' diyorum. bunu sanki en çok ben dert ediyorum. dönüşte, havaalanında, onun yanındaki kız dedi ki, "hava o kadar soğuktu ki hep içerlerdeydik. yani bişey anlamadık. başka bir şehirde miyiz, istanbulda mıyız..." evet dedim. kıza yakın hissettim kendimi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder