Etiketler

Sayfalar

18 Kasım 2010 Perşembe

Ketçap yaptım


“Ketçap diye bir şey var. Domates sosu gibi. Alalım mı? Patates kızartmasına dökülüyomuş” diyor ablam. “Şişede böyle, sıkıyorsun” diye devam ediyor. "Biz bir kere almıştık Netko’dan, yiyememiştik, şekerli gibiydi tadı” diyor annem. “Amcan da almış geçen, babannenler de yiyememiş. Makarnaya dökmüşler, nimet de ziyan olmuş, tavuklara vermişler” diye devam ediyor. Tamam der gibi başını yere indiriyor ablam. Yaz vakti, pencereler açık, sokaktan arkadaşların sesi geliyor, mısırcının bir de taksitçi Süleyman’ın… Öğlen yemeği için büyük sehpayı hazırlıyoruz. Mavi beyaz pötikareli örtüyü yayıp, kenarları soluk çiçek desenli porselen tabakları, çatal kaşığı, poşet içinde ekmeği, domates salatasını, mavi plastik sürahiyi, çorbanın altına hasır nihaleyi koyuyoruz. Çorbaları tabaklara paylaştırıp oturuyoruz. Kardeşimin boyu yetişmediği için onu koltuğa otutturuyoruz. Biz ablamla altımıza yastık dizip yere… Annem biraz gecikiyor, bekliyoruz. İki dakika sonra çıkıyor mutfaktan elinde kızartma tabağı ve içi kırmızı bir şey dolu sek süt şişesiyle. “Hadi, başlayın” diyor, “Ketçap da yaptım size."

Hiç yorum yok: